2026 yılına girerken, ekonomik dalgalanmaların ticari hayata yansımasıyla birlikte icra dairelerindeki dosya yükü ve işleyiş hızı önemli ölçüde değişmiştir. Dijitalleşen adalet sistemi (UYAP entegrasyonları) sayesinde artık tebligatlar ve haciz işlemleri saniyeler içinde gerçekleşebilmektedir. Bu süreçte, hakkında icra takibi başlatılan borçluların veya alacağını tahsil etmeye çalışan alacaklıların en çok dikkat etmesi gereken husus; İcra ve İflas…
2026 yılına girerken, ekonomik dalgalanmaların ticari hayata yansımasıyla birlikte icra dairelerindeki dosya yükü ve işleyiş hızı önemli ölçüde değişmiştir. Dijitalleşen adalet sistemi (UYAP entegrasyonları) sayesinde artık tebligatlar ve haciz işlemleri saniyeler içinde gerçekleşebilmektedir.
Bu süreçte, hakkında icra takibi başlatılan borçluların veya alacağını tahsil etmeye çalışan alacaklıların en çok dikkat etmesi gereken husus; İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) “şekli sıkılığı” ve “kesin süreleri”dir. ABY Hukuk olarak, hak kaybı yaşanmaması adına 2026 güncel uygulamalarını ve mal beyanının cezai boyutunu ele aldık.
Bir mahkeme kararına dayanmayan (ilamsız) takiplerde, borçluya gönderilen “Ödeme Emri”nin tebliğinden itibaren işleyen 7 günlük itiraz süresi hayati önem taşır.
Av. Alperen Bekir YİĞİT, bu süreçte yapılacak itirazın türünün hukuki sonucu değiştirdiğine dikkat çekmektedir:
Süresi içinde usulüne uygun yapılmayan itirazlar, takibin kesinleşmesine ve haciz işlemlerinin (banka hesaplarına bloke, araç/taşınmaz haczi) başlamasına neden olur.
İcra hukukunun en sert yaptırımlarından biri, borçlunun mal beyanında bulunmaması halinde uygulanan “Tazyik Hapsi”dir. 2026 yılı uygulamalarında, alacaklı vekillerinin tahsilat baskısı oluşturmak amacıyla bu yolu sıklıkla tercih ettiği görülmektedir.
İcra İflas Kanunu m. 76 ve devamı maddeleri uyarınca;
Alacaklının şikayeti üzerine İcra Ceza Mahkemesi tarafından 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılabilir. ABY Hukuk, bu hapis kararının bir “seçenek yaptırıma” veya “para cezasına” çevrilemediğini, borçlunun ancak borcu ödemesi veya alacaklının şikayetten vazgeçmesi halinde hapisten kurtulabileceğini hatırlatmaktadır.
Borçlu, sırf zaman kazanmak amacıyla borca haksız yere itiraz ederse, alacaklının açacağı “İtirazın İptali Davası” sonucunda borçlu aleyhine hükmedilecek %20 İcra İnkar Tazminatı ile karşı karşıya kalabilir.
2026 yılı ekonomik koşullarında, asıl alacak, faiz ve yargılama giderlerine eklenen bu %20’lik tazminat, borç yükünü ciddi oranda artırmaktadır. Bu nedenle Av. Alperen Bekir YİĞİT; itiraz sürecinin ezbere değil, somut delillere ve ödeme belgelerine dayandırılarak, hukuki bir stratejiyle yönetilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Ticari şirketler ve tacirler için “tebligatın elimize ulaşmadığı” savunması, E-Tebligat sisteminin zorunlu hale gelmesiyle geçerliliğini yitirmiştir. Elektronik tebligat, muhatabın hesabına düştüğü tarihten itibaren 5. günün sonunda yapılmış sayılır ve itiraz süreleri işlemeye başlar. Sürelerin kaçırılmaması için UYAP ve E-Tebligat adreslerinin periyodik kontrolü şarttır.
Sonuç ve Hukuki Değerlendirme
İcra hukuku, şekil şartlarının en katı uygulandığı hukuk dalıdır. Bir gün bile gecikilen itiraz, ödenmiş bir borcun tekrar ödenmesine veya mal beyanı verilmemesi nedeniyle özgürlüğün kısıtlanmasına yol açabilir.
Av. Alperen Bekir YİĞİT ve ABY Hukuk bünyesinde yürütülen çalışmalar; borçlu ve alacaklı arasındaki dengenin, yasal süreler ve güncel Yargıtay içtihatları çerçevesinde korunmasını esas almaktadır. Sürecin, icra tehdidi oluşmadan veya haciz aşamasına gelmeden profesyonelce yönetilmesi, tarafları büyük mali kayıplardan korur.
YASAL UYARI: Bu metin, Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği (Madde 9) ve Avukatlık Meslek Kuralları çerçevesinde, yalnızca hukuki bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. İş sağlama amacı gütmez, haksız rekabet niteliği taşımaz. Ticari sözleşmelerinizden doğan uyuşmazlıklarda somut olayın özelliklerine göre bir avukattan hukuki danışmanlık almanız tavsiye edilir.
Reklam & İşbirliği: [email protected]